6:45

Yola çıkılan bir yaz sabahının 6:45’ idim bir zamanlar Sökmeye hazır şafağıydım karanlığın! Çıkılan bu yolda eşlik edilen şarkılardım Yol bitmeyecek gibi geldiğinde akla, gidilen tatilin en güzel anlarının o yolculuk olabileceği gelirdi... Ancak; dönüş istikametinde bilinirdi kıymetim hep! Hep böyleydi bu, değişmedi hiç ve hiçbir zaman, hiçbir şarkıda söz edilmezdi bundan… Ama en son unutulan, en özel ve güzel anlarda ki anımsanmayan, öyle sıradan biriymişim gibi zor hatırlanırdım hep… Hiç başrol olmadım hikayelerde! Böyleydi bu; değişmez, değiştirilemezdi... Sanki; bir yönetim biçiminden ya da uzak bir ülkenin daha uzak başka bir dış ülkeye göçünden ya da haritada yeri hiç bilinmeyen bir İskandinav ülkesinin buzlu coğrafyasından bahsediyorduk! Bahsedilen her kelimenin boşa olduğunu biliyordum Biliyordum değişen yalnız biz olacaktık... Daimi yalnızlık bizimdi, daimalar peşi sıra... Hem bunlardan da söz etmek gerek! Her zaman değil ama arada hatırlamak Anmak geride kalanları... Ölüm diy...